Beyaz Showu izliyorum, Beyazıt, 'Aşk Tesadüfleri Sever' film oyuncularını programına konuk etmiş, filmi Ankara'da çekmişler. Konuklarına Ankara ile ilgili sorular sordu, sonra ben de düşündüm bundan 9 ay öncesine kadar Ankara'dan nefret eden bir insandım. Ankara benim için sıkıntının, kötü anıların olduğu bir şehirdi, sevmezdim. Ama 9 ay önce Ankara'ya gidince, orada, o iki günlük Ankara havasını solumak bile, fikrimi değiştirmeme neden oldu.
O günden sonra, Ankara benim için, 'Huzur başkenti' oldu. Artık Ankara'dan nefret etmiyorum, hatta Ankara'yı çok seviyorum. Tekrar gitmem gerekirse, giderim. Hiç düşünmem. Ama bir taraftan da dünyanın en güzel şehirlerinden birtanesindeyim, bunun da kıymetini bilmem gerektiğini düşünüyorum. İstanbul'da yaşamak herkese nasip olmaz. Onlarca insan İstanbul'da yaşamanın hayallerini kurarken, ben denizi bile olmayan bir şehrin huzur şehri olduğunu savunuyorum. Ama 2,5 senedir İstanbul'dayım. Dışarı çıktığım anlarda bile, Ankara'da hissettiğim huzuru hissetmedim. Bu garip bir durum, Ankara sanki benim şehrimdi. Hiç yabancısı değildim, orada kaybolabilirdim, orada özgürce gezinebilirdim, hem de hiç korkmadan. Ama İstanbul'da öyle değil. Ankara sokaklarında gezerken, kendime acayip güveniyordum, içim huzur doluydu, o sokaklar bana aitti sanki. İnsanlarla göz göze gelmekten bile çekinmiyordum ama burada dışarı çıkarken öyle değilim. Ankara'da yaşayan her insan bu huzuru hissediyor mudur acaba? Garip bir büyüsünün olduğunu keşfettim. Oradayken, İstanbul'u da çok özledim. O duygu da artı bir keyif verdi, İstanbul'a geldiğimizde hem sevindim, hem de Ankara'ya yine uzak kaldım diye üzüldüm.
'İki arada bir derede' dememin nedeni de bu; İstanbul'u çok seviyorum, burada yaşamak bana keyif veriyor, artık başka bir şehirde yaşamayı düşünemem. Ama Ankara'yı da özlüyorum, oradaki huzuru. Aslında orada da bir evimiz olsaydı diyorum, haftasonlarını orada geçirirdik ya da sömestri tatillerini. Oradan da ayrılmamış olurdum. Ankara'yı sevmemin, üçüncü şahıslarla hiçbir ilgisi yok. Artık, bundan çok çok eminim. O aşk değil, beni oraya çeken. Başka bir nedeni olmalı.
Belki de 11 sene öncesine dayanıyordur kimbilir... İyi geceler...
Popüler Yayınlar
-
Hayatımda sevmediğim birkaç tip insan var. Onları 'Cins' olarak nitelendiriyorum. Nefret etmiyorum, hiç kimseden nefret ed...
-
Hayat, gerçekten çok tuhaf. Yarım saatte bile değişebiliyor. Her şeyden bıkmış, elimi eteğimi çekmişken, sadece kendimi dinliyorken; artık y...
-
“Her şerde bir hayır vardır” derler büyüklerimiz. Kuranda da yazdığı söyleniyor ben okumadım henüz ama Annem söylemişti. Bizim için iyi g...
-
Kendisiyle baş başa kalmamalı insan. Kendini dinlediği vakit, gidenlere, gelemeyenlere takılıyor, yaralanıyor. Ya da daha önceden alm...
-
Beyaz Showu izliyorum, Beyazıt, 'Aşk Tesadüfleri Sever' film oyuncularını programına konuk etmiş, filmi Ankara'da çekmişler...
-
Aşk, gerçekten yok mu? Onu, bir olgu hâline getiren, büyüten, ona değer veren bizler miyiz? Gerçekten var olmamış mı? Bazen, onun hiç olmadı...
-
Rabbime isyan etmek istemem. Ama, zamanın çabucak geçmesini istemiyorum. Çünkü, korkuyorum, çok çabuk işliyor durmuyor, akıp gidiyor ve bi...
-
İnsan zamanla kafasına tokadan başka hiçbir şeyin takılmaması gerektiğini öğreniyor. Kafam kulağım rahat, adeta bir dinginliğe eriştiğimi...
-
“Sil baştan başlamak gerek bazen, hayatı sıfırlamak…” diyor şarkı sözünde Şebnem Ferah. Şu an onu dinliyorum, dinlerken bir taraftan da iç s...
-
“Büyümek, diş düşürmek yerine düş düşürmektir” demiştim, düş düşürdüm, büyüdüm… Hiç kimseye söz vermiyorum, verilen sözlerin hiçbirinden med...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder